Konferanstan elde edilecek gelirin tümü
Mardin Köy Okulu Yapımı ve Çocuk İstismarını Önleme Projeleri
için kullanılacaktır..
Konferans Hakkında
Savaşın olmadığı zamanlar dünyanın barış içinde yaşadığını düşünüyorsak yanılıyoruz. Çocuklarımız ve kadınlarımız evlerde, sokaklarda, okullarda şiddetin binbir çeşidine maruz kalıyorsa bu da bir savaştır! Bu savaşı önlemek için birşeyler yapmaz isek nesilden nesile derinleşerek devam edecek. Diğer bir deyişle, şiddet babadan oğula, mağduriyet de anneden kıza geçecektir.
Yaşamımızın hemen hemen her alanında karşımıza çıkan şiddet, çığ gibi giderek büyüyen ve önüne geçilemeyen bir şekilde birçoğumuzun hayatını, fiziksel ve ruhsal sağlığını ve huzurunu etkileyen gizli bir tehlike olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Şiddetin bu denli yaygın olması da ne yazık ki yaşamın aslında kaçınılmaz bir parçasıymış gibi sessiz bir kabulü de beraberinde getiriyor.
Ailenin ne pahasına olursa olsun korunması gerektiği inancı aile içi şiddetin göz ardı edilmesinin nedenlerinden biridir. Oysa, bu görmezden gelmenin bedelini toplum olarak ağır ödüyoruz. Çünkü şiddet sadece bireyi değil toplumu da fazlasıyla yaralar. Çocukların ve kadınların cinsel olarak taciz edilmesi ve önleyici çalışmaların yetersizliği ahlaki ve dini inançları tehdit ederek toplumsal yozlaşmaya, yabancılaşmaya, barışçıl toplumsal işleyişin bozulmasına neden olur. Evdeki barıştan toplumdaki barışa için bir çocuktan katil, tacizci, mağdur yaratan şiddet dili ve pratiğini sorgulamalı, değiştirmeli ve önlemeliyiz.
Hep birlikte yapabiliriz bunu!
Konferanstan elde edeceğimiz kaynak
Myanmar Rohingyalı çocuklara insani yardım ve Türkiye’de çocuk istismarını önleme
projeleri için kullanılacaktır.
Konferans Hakkında
Türkiye birçok açıdan bir geçiş ülkesi olarak içinde insanların birbirine yabancı oldukları, bütünleşemedikleri ve güvencelerinin yeterli olmadığı bir ülke görünümünde. Üstelik yakın ve uzak tarihimiz travmalarla dolu. Yasını tutamadığımız, bizi bunaltan kayıplarımız var. Bir kuşaktan diğer kuşağa aktardığımız travmalar insan ve hayata karşı inancımızı azaltıyor. Bu coğrafyada sesi hiç duyulmamış ve yarası sarılmamış milyonlarca travma mağduru yaşıyor. Maalesef giderek daha sık yaşamaya başladığımız bombalı ve silahlı saldırılar nedeniyle bir çoğumuz için saldırganlık, yıkım, şiddet ve ölüm gibi temalara bağlı güvensizlik, çaresizlik ve kaygı duyguları yoğunlaşmıştır.
Terör eylemleri doğası ve yarattığı etkiler nedeniyle birey ve toplum olarak hepimizi zedelemektedir. Bu şiddete maruz kalmış, bu şiddet sonucu yakınını kaybetmiş ve şiddetin yarattığı tahribata tanık olmuş bireyler bir süre öfke, korku, şaşkınlık, keder ve üzüntü gibi duygusal kargaşa içinde bulacaklardır kendilerini. Kaybı olanlar hem bu şiddetin etkileriyle hem de kaybettiği yakınının yasıyla başa çıkmak zorunda kalacaktır. Hissedilen acının yoğunluğu yaşamı devam ettiren işlevleri ve uyumu bozacak ve travma sonrası stres tepkileri matem tutma sürecinde uzun bir süre yaşanacaktır.
İşte bu vesileyle bizler ruh sağlığı uzmanları olarak terörün yarattığı tahribatın daha iyi anlaşılması ve başa çıkılması konusunda toplumu bilgilendirme görevimizin olduğunu düşünüyoruz. Bu konferans aracılığıyla birey ve toplum olarak teröre karşı daha sağlıklı, birleştirici ve bütünleştirici tepkiler ve davranışlar geliştirilmesini amaçlıyoruz.
Konferanstan elde edeceğimiz kaynak, Türk Psikologlar Derneği’ne bağışlanacaktır.
Bu meslek kuruluşunun, her zaman yaptığı gibi, hakları ihlal edilerek travmaya maruz kalmış insanlarımızın yaralarını sararak adil, barışçıl ve onurlu bir yaşam sürmelerine katkıda bulunacağından eminiz.